“Halk, ileriye dönük söz ve vaatleri ciddiye almaz. Bu gün bana ne yapacaksın, ne vereceksin sorusunu sorar. Sormakta da haklıdır.” demişti.
Evet, bu halk Türkiye’de yaşıyorsa ve her gün pek çok sorunla yüz yüze ise “Sabret, yarın daha iyisi olacak” demek onu tatmin etmez.
Malûm soruyu sorar:
“Benim için bu gün ne yapacaksın?”
MHP adaylığında oldukça güçlü bir rüzgâr estiren ve bu yüzden “AKP’den kurtuluş umutları”nın adresi olarak algılanan Akşener, CNN’de Akif Beki’yle yaptığı söyleşide bu umutların ne kadarını karşılamış olabilir, henüz anlayabilmiş değilim.
Gerçi, o akşam dışarıda olduğum için programı izleyemedim. Ertesi gün internete düşen haberlerden anladığım kadarıyla “bu gün olmazsa 2018” demiş.
Herkes Akşener’i merkez sağla bütünleşip MHP’nin oylarını artıracak bir figür olarak görürken, O Beki’ye mealen şunları söylemiş:
“Merkez sağ diye bir projem yok, ben MHP’liyim, MHP’de politika yapacağım. Bu gün olmazsa 2018’i bekler, kongrelere ilçe ilçe katılır, hedefime yine ulaşırım.”
İşte, rüzgârın kırıldığı yerdir burası.
Tekrar başlığa dönerek sormak gerekir:
“Ahalinin beklentilerine bu gün cevap veremezsen, 2018’e kadar köprülerin altından çok sular akar ve bakmışın o hedefe başkaları oturmuş. Ahalinin bu kadar sabır göstereceğini sanmıyorum.”
İsterse Akşener’e İnönü’nün şu sözünü biraz değiştirerek hatırlatayım:
“Siyaset yeniden kurulur, ahali de o yeniden kurulan siyasette, başka bir çatı altında yerini alır.”
Siyasette düzlemi çok iyi fark etmek gerekir.
Zira, suların yokuşa aktığı görülmemiştir.
Akşener, bir başka sözüyle de kendi rüzgârının etkisini azaltmış oldu.
Hani, 25 bin kişiyle Saray’a yürüyecekti ya; Beki’ye “Hayır, ben böyle bir şey söylemedim. O söz bana ait değil.” diyerek Beştepe’yi rahatlattı ama, sandalyesini Adalet Bakanlığı’nın önüne koyacağını ifade ederek bu defa Bekir beyi hedefine aldı.
“Demir topuklu Asena”ya yakışan bir dönüş olmadı.
Kurultay galiba 8 Mayıs’ta toplanacak.
Her şeye rağmen Akşener’in estirdiği rüzgârla bu kongreye gidilecek.
Umarım, MHP’de yönetim değişikliği olur, parti kendi oy havzasında daha ileri bir noktaya ulaşabilir.
Netice-i kelam:
Bir parti kitleyi kucaklayacak manivelalara sahip değilse, ondan iktidar beklemek boş bir hayaldir.
Merkez Sağ, işte bunun için başarılıydı.
Kitle partisiydi, kitlenin tümünü kucaklayan bir anlayışa sahipti.
Görünen o ki, ülkenin AKP’den kurtuluşu yine de Merkez Sağ’la olacaktır.