zannedilir. Bilgiler eksik veya yanlış olunca, olayları kendi şartları içinde
değerlendirmekte zorlaşır. Oysa ki, biraz geriye dönüp incelenirse, Osmanlı’nın son
döneminden beri dönemlerin birbirinden farklı olduğu görülür. Farklılıklar, yürütme
dediğimiz hükümet etme ile; yasama yönünden daha dikkat çekicidir. Birbirinden
farklı dönemleri iki parçada ele alabiliriz.
Önce, 1876-1923 Arası Dönem:
1) Türkiye’de önemli dönüşümün 1876’da başladığını söyleyebiliriz. Çünkü bu tarihte
Meşrutiyet ilan ediliyor. Meşrutiyetin ilanı ile Türkiye, şimdikine benzer parlamenter
sisteme geçiyor. Yürütme gücü bütünüyle yine padişahta toplansa da; karşısına
seçimle gelmiş bir meclis çıkıyor. Bu meclise “Osmanlı Mebuslar Meclisi” denmiş.
2) Osmanlı Mebuslar Meclisinin ömrü 1 yıl kadar sürüyor. Osmanlı-Rus harbi bahane
edilerek meclis dağıtılıyor. Yani parlamenter sisteme paydos deniyor.
3) Aradan 33 yıl sonra 1908’de Meşrutiyet yine ilan ediliyor. “Osmanlı Mebuslar
Meclisi” uzun aradan sonra toplanırken; parlamenter sisteme tekrar dönüş yapılıyor.
Parlamenter sistem kör-topal 1918 yılına kadar devam etti sayılır. Fakat, başlangıçta
parlamenter sistem iyi başladı gibi görünse de; sonraki yıllarda ilginç gelişmeler
yaşanıyor.
Padişahın güçlü yetkileri teker teker azaltılıyor. Sembolik devlet başkanı konumuna
doğru dönüşüyor. Belki bu yöndeki gelişme demokrasi yönünden olumlu sayılabilirdi.
Fakat bu defa da iktidardaki İttihat Terakki Partisi’nin ağır baskısı başlıyordu. Bir
bakıma Türk demokrasisi yağmurdan kaçarken doluya yakalanıyordu. Baskı o kadar
artmıştı ki; diğer partiler İttihat Terakki ile eşit şartlarda yarışamıyordu. Tarihe “sopalı
seçimler” olarak geçen seçimler başladı. 1913 sonrasında İttihat Terakki Partisi
iktidarı bütünüyle ele geçirdi. Peki bu dönem nasıl bir parlamenter sistemdi? Bu
dönemin ideal parlamenter sistem olduğu söylenemez. Uygun bir tanım olsa olsa; tek
partili parlamenter sistem denebilir.
4) 1918 yılı Osmanlı savaşı kaybetmiş; İttihat Terakki de ülkeyi terk etmişti. Padişah
Vahdettin de meclisin dağılmasına karar veriyor. Osmanlı mebusları evlerine,
memleketlerine dönüyor. Yani parlamenter sisteme yine ara veriliyor. 1918’den
1920’ye kadar meclisin olmadığı bir boşluk bulunuyor.
5) 1920’de Atatürk’ün önderliğinde meclis, TBMM ismiyle tekrar toplanıyor.
1923 yılı Cumhuriyet’in İlanına kadar da Türkiye’yi bu meclis yönetiyor. Peki
20-23 arası döneme nasıl bir sistem denebilir? Bu dönem parlamenter sistem olarak
kabul görmüyor. En çok yapılan tanım “Meclis Hükümeti Sistemi”dir. Hem Kurtuluş
Savaş’ının hem Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı yıllar olduğu için; sistem de biraz
olağanüstülük taşıyordu. “Meclis Hükümet Sistemi”ne kendine özgü sistem
diyebiliriz. Parlamenter sisteme benzemediği gibi başkanlık sistemine de
benzemiyordu. Çünkü meclis, hem yasama görevini yerine getiriyor, hem hükümet
etme görevini yerine getiriyor; zaman zaman da yargı görevini üstleniyordu. Atatürk,
hem meclis başkanı, aynı zamanda devlet başkanı konumundadır.
-Devamı gelecek yazıda-