Müjdeler olsun.

Akıllı telefonlardaki şarj sorunu çözülmüş.

Bunu, iktidar yanlısı Yeni Şafak gazetesinin haberinden öğreniyoruz.

Bakın nasıl;

Gazetenin haberine göre, IŞİD'in elinde rehin kalan 46 kişiden biri olan Başkonsolos Öztürk Yılmaz 2 telefonu IŞİD'den saklamayı başarmış.

IŞİD'in elinde 101 gün rehin kalan 46 Türk vatandaşı ile MİT ve devlet yetkilileri sınırlı da olsa irtibat halinde olmuşlar.

Telefonlar 7 ayrı parça halinde rehinelerin üzerlerinde saklanmış.

Hani, 8 mekân değiştirdiler deniyordu ya; mekân değişikliklerinde telefonlar kadınlara veriliyormuş. Çünkü IŞİD kadınları aramıyormuş.

Musul Başkonsolosluğu'ndan çıkarılan rehinelerin telefonları götürüldükleri evde toplanmış. Bu arada iki telefonun saklanması kararlaştırılmış.

Zekice bir plân.
Telefonlardan biri Türk GSM hatlıymış ve "roaming" yani şebekeler arasında dolaşım özelliği üzerinden yer tespitinde yararlı oluyormuş.
Kadınların armayacağı düşünüldüğü için telefonlardan biri kadınların üzerinde tutulmuş. Yerel hatlı olan diğer telefona ise Erbil'den otomatik olarak sürekli kontör yüklenmiş. (Kim, nasıl yükledi, orası belli değil. Yani, açıklama yok.)

Bu telefon parçalara ayrılmış şekilde, yedi ayrı kişinin üzerinde gizlenmiş
İki telefon da aynı markaymış ve bu telefonların hangi parçasının ve hatlarının kimde olduğunu sadece başkonsolos biliyormuş.

Böylece, olası işkence durumunda çözülmeyi zorlaştıracak bir plan yapılmış.

Taktik harika.

Ancak, bir sorun var.

Bu telefonlar şarj edilmeden 101 gün nasıl çalıştı?

101 güne dayanıklı pil icat edilmiş de, telefon şirketlerinin haberi mi olmamış?

Telefonu parçalayarak yedi ayrı kişiye dağıttınız, tamam.

Peki şarj cihazını, onun kablosunu nasıl parçalayıp, nasıl birleştirdiniz?

Şarj cihazını kimseye çaktırmadan nasıl kulandınız?

Telefonları nasıl şarj edebildiniz?

Şeytan bizi değil ama, sosyal medyadaki gençleri dürtmüş olmalı ki, muzipce hep bu soruları sorup durdular twitter denen fesat hattında.

Anlayacağınız;

IŞİD'in eline rehin düşen Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz'ın bu telefonları 101 gün boyunca nasıl sakladığının esrarı da, bu telefonların nasıl şarj edildiği hususu da halâ gizemini koruyor.

Yalansa, haberi veren gazetenin yalanı.

Doğrusunu Başkonsolosumuz bilir elbet.

O da, böyle açıklıyor olayı.

Her neyse;

Artık, bu tür anlatımları yutmayan bir nesil var.

Ne diyelim;

Herkesin izahı kendi zekâsı ölçüsündedir.

Yeter ki başkalarının zekâsıyla alay edilmesin.