Bülent Arınç, AKP’de duruşuna değil, sözüne ve erdemine güvendiğim bir isimdir.
Duruşunda, özellikle Erdoğan’a karşı bir esneklik var.
Çok nazik cümleler kullanıyor.
Partisine ve liderine zarar vermek istemiyor.
Ama;
Gülle gibi örtülü cümlelerle hem Erdoğan’ı, hem diğerlerini sarsıyor.
“Emekli maaşımla geçineceğim” sözü,
“Haram lokma yemedim” çıkışı
Acaba kimi ya da kimleri işaret ediyor dersiniz?
Twiter fenomeni Melih Gökçek Arınç’a değil, sert kayaya tosladı.
Bagajında “yük” olmayan Arınç’a.
Kimse O’nun herhangi bir yolsuzluğa bulaştığını iddia edemez.
Bu açıdan Arınç’a güven duyanlardan birisi de benim.
Ama, tepe karşısında omurgası pek zayıf.
Zılgıt yiyor, ancak hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor.
Oysa, Gökçek’e başka bir dille yükleniyor.
Çünkü, O’ndan haz etmiyor ve bagajında neler olduğunu biliyor.
O’ndan haz etmediği için de bagajın kapağını açıyor.
Gökçek, ağzının payını aldı almasına da.
Bakalım, bu ülkede yürekli bir savcı ne zaman çıkacak?
“Paralel’in kucağına oturdu” sözünü geçelim.
“Ankara’yı parsel parsel sattı” cümlesi bir iddianame değilse nedir?
Çarşı yaman karıştı.
Bundan sonrası tufandır!
Bölünme bile olabilir.
Erdoğan’cılarla, Hükümetçiler,
Arınç’çılarla, Erdoğan’cılar,
Arınç’çılarla, Melih’çiler…
Say, sayabildiğin kadar.
Bir tek Davutoğlu sayılmıyor.
Bir tek O’nun sesi çıkmıyor.
Sahi; Başbakan nerede?
Ya da, var mı?