Buçuklar hesaptan sayılmaz.
Daima “küsurat” hanesindedir.
İnsanın buçuğu da öyledir.
Adamdan sayılmaz.
Hep birisinin adamı olmuştur.
Onun sayesinde bir yerlere gelmiştir.
Minnettarlığı hep onadır.
Onun sözünden milim sapmaz.
Yuları onun elindedir.
Sahibinin sesidir.
Bütün söz ve fiillerinde ona riyakârlık yapar ki
Kulluğunda istikrar olsun.
Aynaya baktığında kendini değil de velinimetini görürl.
Sanki, aralarında gen sıçraması vardır.
Hareketler, tavırlar, sözler, fikirler, eylemler aynıdır.
Ne var ki, fizik olarak birbirlerine benzemezler.
Biri uzun, diğeri kısa.
Yani, fizik itibariyle de sahibinin buçuğudur.
Anadolu'da bir söz vardır:
“Böylelerini Şam'da öğlene kadar bağlarlarmış!”
Tecrübe edilmiş;
Dünya buçuklar sayesinde karışıyor.
İnsanlar ve toplumlar buçuklar yüzünden harap ve bitap düşüyor.
Alın size Ortadoğu.
Alın size Suriye.
Alın size Mısır.
Alın size Irak.
Alın size Libya.
Alın size Tunus.
Alın size ilh...
Böyle çok örnekler var dünya coğrafyasında.
İnsanlık tarihinde de.
Hitler'ler, Mussolini'ler, Stalin'ler.
Buçuk adamlar sayesinde var olup insanlığı kavurdular.
Buçuk adamların egemen kılındığı bir dünyada
Cehalet, zulüm, yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırma
At başı gider.
Bir ülke düşünün ki,
Nüfusu 70 milyonu aşmış. Ancak, nitelikli insan sayısı yüzde on bile değil.
Okuma-yazma bilmeyenlerin sayısı 9 buçuk milyon.
ilkokulu bitirememiş olanların sayısı yaklaşık 18 milyon.
İlkokul mezunlarının sayısı 24 milyon.
(ilkokul+orta okul) mezunlarının toplam sayısı 10 milyon küsur.
Hepsinin toplamı: 61 buçuk milyon.
Böyle bir tablodan,
Başa, gele gele ne gelir?
Buçuk adam!