Anadolu’da, özellikle de bizim oralarda “al atını, neyderim tımarını” diye bir söz var.
Sürekli başa kalkılan iyilikler karşısında sergilenen “isyan”ı ifade eden bir duruştur.
Ömer Seyfettin’in hikâyelerini çocukluğumuzda birçoğumuz okumuşuzdur.
Orada “Diyet” başlıklı bir hikâye daha vardır ki, belleklerimizde yer etmiştir.
Belki de bir çoğumuzun şahsiyeti bu hikâye üzerinde şekillenmiştir.
Sözü, AKP’deki yarılmaya getirmek istiyorum.
Belki farkındasınızdır, AKP’de ciddi bir yarılma var.
Bunu havuz medyasının tutumundan daha açık bir şekilde görüyoruz.
“Beştepeciler”le “Davutoğlucular” diye ayrışan bir yarılmadır bu.
Topluma hissettirilmeden, derinden derine sürüp giden bir çatışma.
AKP’li değilim tabii ki.
Ama, ben bu yarılmada Davtuoğlu’nun tarafındayım.
Dış politikada başımıza açtığı bunca gaileden dolayı kızgınlığımı saklı tutarak, onun diğerlerine göre daha dürüst bir yanı olduğunu gördüğüm için yanındayım.
Mağdur edildiği için yanındayım.
Her defasında “benim sayemde oradasın” diye başa kalkılan bir figür olduğu için yanındayım.
Birçokları O’nu “vesayet” altında görüyor, ben de öyle.
Ama, sanki bir şeyler yapacak da vesayeti kıracak gibi bir his var içimde.
Koalisyon görüşmeleri bunun için bir fırsat.
AKP-CHP hükümeti bu görüşmeler sonunda kurulursa “vesayet”in yarısı gitti demektir.
Davutoğlu için biraz cesaret.
Okumamışsa, tavsiye ederiz; Ömer Seyfettin’in “Diyet”ini okusun.
Koca Ali ile Kasap Ali’nin hikâyesidir. Özeti şöyle:
“Budak Beyin mandırasında hırsızlık olmuş, hırsızlar çaldıkları bir kuzuyu köprünün yanında kesmişler. Bekçiyi de dövüp sol kolunu kırmışlar. Bekçi adamlardan birini Ali ye benzetmiş dükkânın önünde de kan lekeleri vardı.
Koca Ali'’nin sol kolunun kesilmesine karar verilmişti. Sipahiler kolunun diyetini verecek zengin bir kasap buldular.
Ama kasap Ali’nin ömür boyu kölesi olmasını istemişti. Kabul ettiler.
Koca Ali çalışıyordu ama kasabın kolunun diyetini vermesini başına kakması onu deli ediyordu. Koca Ali kimseye minnettar kalmak istemiyordu.
Bir gün sinirlenmişti kasaba ve yerde gördüğü satırı alıp sol koluna vurdu. Kasap şaşırmıştı Koca Ali ‘Al şu diyetini verdiğin şeyi’ dedi ve gitti.”
Satıra uzanmanın sırasıdır Davutoğlu.
Kes kolunu, kurtul şu diyetten!