Anlatacağım olay, Batı illerimizdeki bir AKP’li belediyeyle ilgili.
Bire bir tanığından dinledim. Elbette kimliğini açıklamayacağım.
(Peşinen söyleyeyim: Konuyu soruşturmak isteyen merciler olacaksa, bizden haber kaynağımızı istemek yerine Ankara’nın batı yönüne düşen belediyelerin işçi maaşlarını incelesinler, durum ortaya çıkar. Kaldı ki, kim soruşturma emri vermeye cesaret eder?”
Belediye işçisi, maaşını almak üzere bankamatik gişesine gider.
Bakar ki 1400 lira olan maaşı, 2800 lira olarak yatırılmıştır.
Hem sevinmiş, hem işkillenmiş.
Hemen muhasebeye koşmuş.
“Benim maaşım bu kadar değil ama, hesabıma bu kadar yatırılmış” demiş.
Muhasebeci bakmış, rakam doğru.
“Evet,senin maaşın 1400 lira ama, mesai yazılmış, 2800 olmuş. Yani, yarısı mesai parası.”
“Ama nasıl olur, ben mesai filan yapmadım.”
Gitmişler daha yukarıda bir ilgiliye. Durumu anlatmışlar.
İlgili ne dese beğenirsiniz?
“Evet, sana mesai yazdık. Bundan sonraki maaşlarına da yazacağız. O mesai paralarını bize vereceksin. Bu kadar iş yapıyoruz, harcamalar yapıyoruz. Bütün bunları nasıl yapıyoruz sanıyorsun. Kendi maaşını alıp, kalanını bize vereceksin.”
İşçi, ister istemez maaşına yüklenen artı parayı ilgililere vermiş.
İtiraz edememiş. Etse, işinden olacak.
Böyle bir düzen başka belediyelerde de işletiliyor olabilir.
Buna, kendi lisanlarınca “hile-i şeriye” diyorlar.
Fakir fukaraya işçinin üzerinden elde edilen paralarla makarna bulgur gönderip oy devşiriyorlar. Zengin iftar sofraları kuruyorlar. Kim bilir, daha neler, neler.
Diğer belediyelerde de aynı düzeni işletmedikleri ne malûm?
Soruşturma gerektiriyor ama, bunu kim yapacak? Atanmış, yetkisiz bakanlar mı?
Ya da bu düzeni kuranlar ve kurduranlar mı?
Koli paketi alıp, oy verenlere sesleniyorum:
Bu durumda yediğiniz haramdır.
Midenizi yıkatın.
Yetmez; bundan sonra oyunuzu harama bulamayın!