Hilesi/hurdasıyla bir seçimi daha geride bıraktık.
Pek çok seçim gördüm, bu seçim kadar şaibelisini görmedim.
Sandıklardan hile fışkırıyor.
Üzerinde oynanmış ıslak imzalı zabıtlardan geçilmiyor.
Kimi yerlerde itirazlar üzerine başkanlıklar el değiştiriyor.
Kimi yerlerde ise itirazların sonuçları bekleniyor.
Seçimler bitti ama, tartışması bitmedi.
Daha uzun süre bitmeyecek gibi görünüyor.
Türkiye'de ömür biter, seçimler bitmez.
Şimdi önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var.
Kulisleri şimdiden başladı.
Gül, elindeki gül demetiyle Tayyip beyden ve AKP tabanından kendine gülümsenmesini bekliyor ama...
Tayyip beyin kararı belli ki Köşk'e çıkmak.
Acaba, Çankaya yokuşunu tırmanabilir mi?
Bu sorunun cevabı muğlaklığını seçim gününe kadar koruyacak gibi.
Bir tarafta yüzde 43, diğer tarafta yüzde 57.
Bu tablodan garanti belgesi çıkmaz!
Tayyip beyin BDP oylarına güvendiği seziliyor.
Ama, her toplam aynı sonucu vermez.
İki ile ikinin toplamı bazen bir buçuk bile etmez.
Diyelim ki aday oldu, kendi partisi ile BDP'nin oyları birleşti.
Kâğıt üzerinde tamam da, bu koalisyonun iç dinamikleri hesaba katılıyor mu?
Meselâ böyle bir koalisyon AKP tabanının hatırı sayılır bir bölümünden karşılık bulur mu?
Ayrıca; yolsuzluk, rüşvet iddiaları temizlenmeden böyle bir yola çıkılabilir mi?
Karşı cephede yeni isimler dillendiriliyor.
Kişiliklerine itirazım yok da, matematiğe uymuyor.
İşte sorun burada.
Halktv'yi izlerken tecrübeli gazeteci Gürkan Hacır bir isim ortaya attı.
Dedi ki; benim adayım İlhan Kesici.
Ne tesadüf; benim adayım da Kesici.
Bakın, neden;
Devlet Planlama Müsteşarlığı gibi önemli bir makamda bulundu. Bütün devlet bilgilerine vakıf ve devlet tecrübesi var.
Ekonomist.
Lisan biliyor.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nden mezun.
Milli ve manevi değerler açısından hiç bir eksiği ve defosu yok.
Cumhuriyetle, onun değerleriyle hiç bir sorunu olmamış.
Dindarlıkla çağdaşlığın sentezi.
Ülkücü kökten geliyor, ayrıca merkez sağdan ve CHP'den oy alma potansiyeli yüksek.
CHP İstanbul Milletvekili olarak bütçe görüşmelerinde partinin sözcülüğünü hep O üstlendi ve çok iyi performans sergiledi.
CHP, kendisini Meclis Başkanlığı'na aday göstererek onore etti.
Sonra, partisinden istifa ederek bağımsız kaldı.
O sırada Kılıçdaroğlu Genel Başkan.
İstifa edeceğini öğrenince telefonla arayıp teyit ettirmek istemiş.
“Doğrudur, saat 11.00'de basın toplantısında açıklayacağım. Kabul buyurursanız sizinle de görüşmek isterim.” demiş Kesici.
Kesici, basın toplantısında gerekçesini şöyle açıklıyordu:
“CHP'den güzel anılarla ayrılıyorum. Olumsuz bir intıbam yok. CHP'ye katılmaktaki amacım "Milletimizin değerleri ile Devletimizin ilkelerini" birlikte ve saygıyla kucaklayan bir iktidar alternatifi oluşturmak idi.”
Saat 12;00 için randevulaşmışlardı.
Güzel bir kravat aldı, Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etti. Armağanını sundu, istifa gerekçesini tekrarladı. Anlayış gördü. Kucaklaşarak vedalaştılar.
İstifa eden de asil, kabul eden de.
Siyaset eğer meslekse bunun bir zarafet mesleği olduğunu anlatan güzel bir estantane.
Günümüzde örneği kaldı mı, bilmiyorum.
İşte Kesici böyle bir aday.
Kime söylesen, “hah işte!” cevabını alıyorsunuz.
Hadi hayırlısı!