Bunlar hakiki Müslüman.

            Adımlarını da, çalımlarını da besmele ile atıyorlar.

            En sıkışık anlarında bile birbirlerini Allah’ın selamıyla selamlıyorlar.

            “Selamünaleyküm.”

            “Evdekileri sıfırla”

            “Selamünaleyküm”

            “Karanlığı bekliyoruz”

            “Selamünaleyküm”

            “Dediğin yerlere dağıttık, evde azıcığı kaldı.”

            “Ne kadar?”

            “30 milyoncuk.”

            “Onu da gemiciğin ambarına koyup deryaya salsaydın”

            Selamünaleyküm

            “Galiba takip altındayız.”

            “Bu kadar açık konuşma, tamam.”

            İslâmi terminoloji ile yetiştikleri belli.

            Yapılanların İslama uygunluğunu ise

            Hayri hocadan öğreniyoruz.

            “Çalmak” gibi olmayan “almak” caizdir!

            Alırken çalmıyorsan,

            Çalarken “almış gibi” oluyorsan

            Orası biraz tartışmalı!

            KRAVAT

            Şu Kılıçdaroğlu.

            Her şeye maydanoz.

            Bu defa kravatıyla…

            Yandaşlar 2012’nin fotoğrafını

            2013 diye yutturmayı başarmışlardı ki…

            Tam da;  “işte kızımız arkada oturuyor, aynı anda İstanbul’a nasıl gidebildi?”

            Sorusu soruluyordu ki…

            Adam bu defa kravatıyla işi bozdu.

            2012’deki kravatıyla 2013’de taktığı kravatın rengi farklıymış.

            İşin rengi o zaman ortaya çıkmış:

            2013 fotoğrafında kızımızın resmi yokmuş!

            Yani, İstanbul’da olabilirmiş!

            VE LÜTFİ…

            Ulaştırma Bakanı Lütfi ElvanTBMM Genel Kurulu’nda sıcağı sıcağına yaptığı konuşmada internete düşen ses kayıtlarının montaj olduğunu savunmuş.

            Henüz hiç bir teknik inceleme yapılmamışken,

            Madenci Ulaştırma bakanımız böyle tespit buyurmuşlar.

            Buna dense dense “mü’min feraseti” denebilir.

            Belli ki;

            Lütfi, Tayyip beye Allah’ın lütfu!