“AKP oylarında dramatik bir düşüş olmaz!” diyerek.
Nitekim, öyle oldu. Keşke yanılsaydım.
Gözlemlerime dayanarak ifade etmiştim.
Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları seçmenin umurunda bile değildi.
Ne kutuya, ne kasaya, ne kol saatine inandı.
Belki de inanmak istemedi.
Çünkü, düzenin, istikrarın bozulmasını istemiyordu.
AKP giderse yerine neyi koyacağını göremiyordu.
Muhalefete güvenemiyordu.
Güvenmediğini oylarıyla da gösterdi.
Şu satırları yazdığım gece yarısında, balkon konuşmasını da dinlemiş olarak ifade ediyorum ki;
Siyasi istikrar pekişti ama,
Ülkede gerginlik siyaseti devam edecek.
Bunu nereden mi anladım?
Bu defa ki balkon konuşması ötekilere benzemiyordu da ondan.
Hoş, benzese ne olacak? Adam aynı adam olduktan sonra…
“İnlerine gireceğiz!” sözünü tekrarladı.
Bu demektir ki, 3015’e kadar daha çok tape dinlenecek, daha çok “in”e girilecek.
“Kumpasçı”lar, kendilerini de içine alacak bu kasırgaya hazır olsunlar.
Fena savrulacaklar!
Demokrasi mi?
Bu baharda olmayacağı kesin!
Twitter ve Youtobe özlemi devam edecek.
Yaramazlık yapanlar için baskılar daha da artabilecek.
Muhalefette kıpırdanmalar olabilecek.
CHP ve MHP’nin tepelerinde sarsıntılar yaşanabilecek.
Belki nöbet değişiklikleri.
Muktedir balkondan dedi ki:
“Makamlarınızı zenginleştiremiyorsanız çekin gidin!”
Pek de haksız sayılmaz.
Muhalefet için makamları zenginleştirme zamanıdır!
Halk, alternatif ararken “Hah, işte budur!” diyebileceği partiyi, ya da partileri arıyor.
Ya lider başa,
Ya parti boş’a!
Şekilde görüldüğü gibi…