CNN Türk’de Bülent Arınç’ı dinledim.

            Uzun bir konuşmaydı. Önemli şeyler söyledi.

            Bu söyleşiden çıkardığım fotoğrafı ileriki satırlarda açıklamaya çalışacağım.

            İlk olarak söylemem gereken şu ki; Bülent Arınç, Saray’la başta gönül bağları olmak üzere bütün bağlarını koparmış vaziyette.

            Söyleyeceklerinin çoğunu seçim sonrasına bırakıyor.

            Yani, partisinin menfaatini düşünerek şimdilik yutkunduğunu ima ediyor.

            Bülent Arınç, siyasette çok uzun yıllar kalmış, Meclis Başkanlığı, Bakanlık, Hükümet sözcülüğü  gibi görevleri üstlenmiş önemli siyasetçilerimizdendir.

            O’nu “AKP’nin vicdanı” diye tanımlayanlar da vardır.

            Ben bu tanımlamanın bir kısmına katılırım. Ama “seyir” kısmına hep soru işaretleri koydum. Bu kadar vicdanlı bir adam, bütün bu olup bitenleri 13 yıl boyunca nasıl seyretti?

            Yine de, siyasette ismi  şaibelere bulaşmamış birkaç isimden birisidir.     

Moda tabirle, “masa, kasa, nisa” gibi zafiyetleri olmayan bir politikacıdır.

            AKP’de adı temiz kalmış siyasetçilerden birisi de Babacan’dır.

            Gül-Arınç-Babacan isimleri etrafında şimdilerde “beşinci parti” söylentileri dolaşıyor ama, Arınç bunları tamamen reddediyor. Daha da ileri giderek, “beşinci parti çıkacaksa bu, belli oranların altına düşmeleri halinde MHP’den de, CHP’den de, hatta HDP’den de çıkabilir, bizden çıkmaz” diyor açıkça.

            Arınç, Başbakan Davutoğlu’nu başarılı bulduğunu, sonuna kadar desteklediğini de ifade etti.

            Gül için hep “sayın cumhurbaşkanımız” dedi, nazik ifadelerinin çok azını şimdiki Cumhurbaşkanı için kullandı.

            Kırgınlığını ve kızgınlığını konuşmasının tamamı boyunca belli etti.

            Neredeyse “artık sevmeyeceğim” şarkısını hatırlatan söz nağmeleriyle

            AKP’de safların netleştiği görülüyor.

            Gül-Arınç-Babacan-Çelik dörtlüsü bir tarafta; lider, Arınç’ın ifadesiyle “yeni yetmeler”, “zıpırlar” bir tarafta. 

            Gül-Arınç dörtlüsüne Davutoğlu’nu da eklemek yanlış olmaz.

            Bundan şöyle bir sonuç çıkmaz mı?

            Bir tarafta AKP, diğer tarafta Tayyip bey ve kadrosu.

            Partiyi bölmek yerine, partiye zarar verenleri tasfiye etmeye yönelik bir duruş.

            Hatta, daha ilerisine giderek, Tayyip beyin koltuğuna yeniden Gül’ü oturtmaya matuf bir hareket.

            Bunun nasıl olabileceği “ebcet hesabı”na dayanır ki, biz bu hesaptan pek anlamayız.

            Arınç’ın konuşmalarından ancak bu kadarını çıkarabildik.

            Bir de şu: (Söylemesem çatlarım)

            Arınç’ın dürüstlüğünden şüphem yok da;

            Partisinin en yetkili makamlarında bulunduğu halde bu kadar yolsuzluğa, hukuksuzluğa, çıkarcılığa bunca yıl neden seyirci kalıp, açıkça tavır koymadığı ve Ankara’nın parsel parsel satıldığına ilişkin iddialarının arkasında neden durmadığı haklı olarak eleştiriliyor.

            Tabii ki, ben de eleştiriyorum.

Bir de Tayyip beyin zaman zaman kendisine yönelik aşağılamaya varan sözleri karşısında omurgasının neden hep eğik durduğunu.  

Acaba, Arınç, CNN’deki vuruşlarıyla omurgasını mı dikleştiriyor sorusunu kendi kendimize sormadan edemedik.