Ankara Yenimahalle'nin CHP'li Belediye Başkanı Fethi Yaşar'ı tanımak istiyordum.
Başarılı çalışmalara imza attığını biliyordum.
Nasıl bir insan, nasıl bir politikacı olduğunu merak ediyordum.
Kendisiyle ilk defa tanıştım.
Ankara'nın sivil toplum duayeni TUSİAV Başkanı Veli Sarıtoprak'ın daveti üzerine bazı dostlarla birlikte Fethi beyi makamında ziyaret ettik.
Başkanlığa ikinci defa seçilmesi nedeniyle bir tebrik ziyaretiydi.
Fethi bey Afyonlu. Sarıtoprak da Afyonlu.
Heyetimizde eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, eski Afyon Milletvekili Gaffar Yakın, Sağlık Bakanlığı eski Personel Genel Müdürü Halil İbrahim Becer, iş adamı Metin Demir ve bazı dostlar vardı.
Bir genç arkadaş, Fethi beye başarısını neye borçlu olduğunu sordu.
O da uzun uzun anlattı.
Esnaflıktan geliyormuş. Kendi tabiriyle “tuzu kuru” bir adam. Yani, zengin.
Kimseye müdanaası yok.
Eli rahat. Yolsuzluğa ve yetim hakkına uzanmıyor.
“Siyaset, halka dokunma sanatıdır” diyor.
“Elinizle dokunacaksınız, gönlünüzle dokunacaksınız, hizmetinizle dokunacaksınız” diyor.
Hep böyle yaptığı için de başarılı olduğunu söylüyor.
Çok iş yapmış.
Sağlık ocaklarından, parklara, bahçelere, yüzme havuzlarına, çok amaçlı salonlara varıncaya kadar pek çok hizmet.
Okul düzenlemelerini, cami düzenlemelerini de içine halan hizmetler bütünü.
Makamında pek fazla oturmazmış.
Halkla birlikte olmayı daha çok arzu edermiş.
Esnaf ziyaretlerine çıkarmış.
İnsanların çaylarını içer, dertlerini dinlermiş.
Yoksul ailelere 240 liralık “Yenikart” dağıtmış.
Herkes gidip o kartla, istediği marketten ihtiyacını gideriyormuş. Koli değil, çek!
Halkın ölüsüne de, dirisine de hizmet etmeyi ilke edinmiş bir Belediye Başkanı.
Seviliyor, çalışıyor, başarıyor.
Belediyecilikte bir diğer ilkesi; dürüstlük ve denk bütçe.
İşçinin maaş ve tazminatını bir gün sonrasına bırakmadan ödemek.
Üzerine titrenen kuruşlar toplamıyla büyük sonuçlar elde etmek.
Meselâ; Yalova'nın AKP'li belediye başkanının 1,5 trilyonluk pilav üstü kavurmasına karşılık, 150 bin kişiye 600 bin lira maliyetle yemek verebilmenin sırrı burada.
Hizmette ayırım yapmıyor.
Personelinin hangi partiden, hangi görüşten, hangi inançtan olduğunu dikkate bile almamış.
“Ben herkesin belediye başkanıyım” diyor.
Bunun için de herkes tarafından seviliyor.
CHP, Fethi bey üzerinde düşünsün.
Büyükerşen üzerinde de düşünsün.
Böyle başarılı başkanları başka iller ve ilçeler için neden bulup çıkaramamış; bunu anlamaya çalışsın.
“Sosyal Demokratlığı lafla değil, icraatla gösteren” adamlar bulsun.
CHP'li değiliz ama, CHP'nin güçlü bir anamuhalefet partisi olmasını istiyoruz.
Bunu, rejimin selameti için istiyoruz.
Denge için istiyoruz.
İktidarlar üzerinde etkili denetim unsuru olsun diye istiyoruz.
CHP böyleleriyle yürümeli!