Mehmet Necati GÜNGÖR
Siyaset, her şeyden önce toplumlar için hayat tarzı inşa etme sanatıdır.
Sorumluluk, cesaret ve güven ister.
Batının ünlü başarı stratejisti Antony Robins der ki: “Başarıdan
ayrı düşünülemeyecek bir inanç varsa o da büyük sorumluluk
yüklenilmeden, büyük başarı elde edilemeyeceğidir.”
Siyaset, sorumluluk yüklenmektir.
Siyasetçi, büyük başarıları hedefliyorsa, büyük risklerden ve
sorumluluklardan kaçamaz.
Mevcut iktidara karşı alternatif oluşturma çabalarının sonuca
ulaşamamasının en önleyici faktörü kolaycılıktır. Zorluklarla baş
edebilme imkân ve kararlılığından yoksun kalıp, işin kolayına
kaçmaktır ki, bu, özellikle muhalefet partilerinde eleştiri konusu
olan bir husustur.
Eğer, mevcut tablo bu haliyle devam ederse AKP’nin yeniden tek başına
iktidar olması kaçınılmazdır.
AKP’nin tek başına iktidar olması demek, son barutun da tükenmesi
anlamına gelir ki, hiçbir pişmanlık işe yaramayacaktır.
MHP ve CHP, hiç olmadığı kadar bu ülkeye lâzım ve gerekli olan siyasi
partilerimizdir. İkisi de muhalefeti temsil ediyorlar. İkisinin ya bir
arada, ya da ayrı ayrı bir şekilde halka iktidar umudu vermeleri
gerekir.
Anketlerde ikisi de iktidar alternatifi olarak öne çıkamıyor
maalesef. Oysa halkın büyük bir kesiminin MHP’den, diğer büyük
kesiminin de CHP’den beklentileri var. Öncelikli beklenti, bu iktidarı
demokratik yollarla alaşağı edip millî bir hükümetin yolunu açmaktır.
Dün MHP’deydim. Seçim İşleri Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk ve Genel
Başkan Danışmanı Doç. Dr. Şeref İba ile, ertesi gün de Grup
Başkanvekili Oktay Vural’la görüştüm. Seçime çok daha iddialı bir
şekilde hazırlandıkları izlenimini edindim. Partideki canlılık da bunu
gösteriyordu.
Ama bu yetmez. MHP’nin özellikle merkez sağdan, kısmen de ana
muhalefet partisinin başarı gösteremediği illerdeki CHP’li
seçmenlerden destek alması gerekiyor. Bu da her iki kanada mensup flaş
isimleri partiye davet etmekten veya bulundukları illerde aday
sıralamalarına almaktan geçiyor.
CHP, bunu yapıyor. Merkez sağdaki bazı isimlerle temas halinde
olduklarını öğreniyoruz. İçindeki safraları da atarsa, iyi bir netice
alması söz konusu olabilir.
MHP, bu konjonktürde özellikle milliyetçi kesimlerin umut beslediği
bir partidir. Gücünü, insan ve proje bazında arttıracak hamlelere
ihtiyacı vardır. Merkez sağdan ve öteki muhalefet partilerinden önemli
isimleri parti saflarına katarak böyle bir gücü bünyesinde
toparlayabilir.
İsim isim saymak istemeyiz. Ama, MHP’nin içinde olduğu kadar, dışında
da çok değerli, alanlarında temayüz etmiş parlak isimler var. Bunlarla
iletişime geçmelidir. Partiye davet etmelidir.
Hissiyat, siyaset yapmak için elbette gerekli bir şeydir.
Ancak, siyasi aklın önüne geçirilirse pek işe yaramadığı görülmüştür.
Partileri yönetenler hissiyatlarından arınarak, büyük Atatürk’ün
“mevzubahis olan vatansa gerisi teferruattır” mesajında birleşmek
durumundadırlar. Aksi halde büyük vebal altında kalacaklardır.
Edindiğimiz bilgiye göre MHP Büyük Kongresi 21 Mart’ta toplanacakmış.
MHP’nin bu kongreyi bir fırsata çevirerek taze güçlerle seçime
odaklanması gerekir.
“Benden”, “ondan” dönemi artık gerilerde kalmıştır.
Ülke için birleşme, bir araya gelme zamanıdır.